23 Haziran 2012 Cumartesi

karnımburnumda,baykuş partide,arkadaşlarım bir harika,ağzım kulaklarımda...






























baykuşlu parti süsleri ve fotoğraflar: on parmağında 100 marifet olan Bahar.

13 Haziran 2012 Çarşamba

arzuhalim var...

Sevgili Göbeğim,
Yukarıdaki sayaçta 33 günümün kaldığı yazıyor. Senden ayrılmama 33 gün kalmış… bir nevi şafak sayma aşamasına gelmiş bulunuyoruz. Senden ayrılacağım için üzülüyorum. Hamile değilken göbeğim çıktı diye üzülürken, 8 aydır, senin büyümeni izledim. Ben seni çok sevmiştim, hiçbir sorun çıkarmadın bana başından beri. Saklamak istediğim zaman gizlendin, göstermek istediğim zaman en önlerde yer aldın. Giderek büyüdün hafta hafta. Büyürken tatlı tatlı kaşındın. Ama hiç çatlamadın. Ortadaki göbek deliğin de fırlamadı dışarı. Bacak bacak üstüne attırmadın, sırtüstü yatırmadın ama sayende şimdiye kadar yatmadığım kadar yan gelip yatmış oldum. Sen benim için içinden kelebek çıkacak olan bir kozasın, bende seni taşıyan dal parçası. Seninle birlikte kendimi hiç hissetmediğim kadar dişi hissettim. Bazen kesesinde yavrusunu taşıyan kanguru hissettim. Ama hep iyi hissettim. Son ayımda ne olur bilinmez ama -ben de istikrar esastır- beni hiç hantallaştırmadın. Hiç yürümediğim kadar yürüdüm seninle. Kar yağışından dolayı yollar tıkandığında 2 kere olmak üzere toplam 10 km, Eymir Gölünün çevresini de sayarsak 11 km, toplam 21 km haybeden yürümüşlüğüm var. Çok gitmek istediğim Mevlana ziyaretimde de sen vardın. Seninle beraber İstanbul planı çok yapıp, hep hüsran yaşadık orası ayrı konu. Hareketliliğimi hiç bozmadın. Aylar geçtikçe eklenen şey, aralarda dinlenmek ve çok yürüdüğüm zamanki sırt ağrım. O sırt ağrılarım da uzandıktan sonra sende oluşan medcezirleri izlerken geçip gidiyordu zaten. Sen benim için şu ana kadar ki en önemli olanımı koruyansın. Onunla benim aramda iletişim kurmamı sağlayansın.
Şu kısacık zamanda sıradan bir göbekken, en heyecan verici doğa olayına ev sahipliği yaptın. Bu yüzdendir ki senin gidişine kolay alışamayacağım. Ama senin gidişinin ardından kucağımda minik bir yavrucak kalacak. Şimdi seni sarıyorum ya kollarımla, onu sarıcam artık, seni öpemiyordum ya onu öpebileceğim artık, seni koklayamıyordum ya onu koklayacağım artık.
Doğumdan sonra umarım çabuk toparlanırsın. Merak etme sana da iyi bakacağım. Spor yaparız, seni eski formuna kavuştururuz elbirliği ile. Senin tonton halini özleyeceğim. Çok alışmıştım sana. Son bir ayımın tadını çıkarayım. Seninle bol bol fotoğraflar çektireyim, az kaldı. Bir hasret bitecek. Şafak doğan güneş olacak. Tuna doğacak. Bu kadın bu göbeği unutmayacak…

8 Haziran 2012 Cuma

dilektaşı...

bu sandaleti...

bu kemeri...
bu cüzdanı...
bu bavul setini... bu iphone kabını...

bu birinci yaşpaştasını....



bu kahvaltı setini...

bu nevresim takımını...

bu manikürü...

bu elbiseyi...

bir de bu elbiseyi...

4 Haziran 2012 Pazartesi

önce birkaç damla yaş, gözlerimden süzüldü...

Şu garip halinde bile işveli nazlı,
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen?
Tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen?

Ben ağlarsam ağlayıp, gülersem gülen;
Bütün dertleri bağlayıp gönlümü bilen;
Sanki kalbimi bilerek yüzüme gülen;
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen?

Sinemde gizli yaramı kimse bilmiyor,
Hiç bir tabip şu yarama merhem olmuyor,
Boynu bükük bir garibim yüzüm gülmüyor,
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen?

3 Haziran 2012 Pazar

mete...

Dünyaya gelmesiyle hayatımızı değiştiren,
Tatlılığı ile bağımlılık yaratan,
2 haftalıkken gördüğümde çekik gözleri ile kendime benzettiğim,
Ayakları bezelyeye, elleri dolmaya, yanakları poğaçaya benzeyen,
Mis kokusunu içime çekmemle “çocuk” fikrinin depreşmesini sağlayan,
2 aylıkken gördüğümde tam sevilmelik olan,
Banyosunu yaparken sevimliliği tavan yapan,
5 aylıkken ilk kelimesini söyleyen,
Bu kelimenin “teyze” olması ile ayaklarımı yerden kestiren,
Anca tatillerde ve haftasonu kaçamaklarında yanına gidebildiğimden,
Sevmeye doyamadığımdan, uyumasını istemediğim,
Sabah dayısının bizim yatağımıza getirmesini sabırsızlıkla beklediğim,
Beraber şarkılar söylediğim,
Dayısıyla beraber oynadığımız Ankara havasına kendi çapında katılan,
Neşesiyle beni kendine hayran bırakan,
O küçücük boyuyla herkesi güldüren,
Papağan gibi herkesin ağzından çıkanı tekrarlamaya çalışan,
Bu huyunun müzik kulağı ile ilgili olduğunu düşündüğüm,
Her telefon görüşmemizde bomba üstüne bomba patlatan,
Yine her telefon görüşmemizde ışınlanma olayının gerekliliğini hatırlatan,
Her haftasonu “İzmir’e mi gitsek?” soruları sorduran,
Özlem ve merak sınırlarımızı zorlayan,
Ankara’ya bir gelse bu şehri sevdirebileceğimi tahmin ettiğim,
İleride üniversite tercihini yaparken de dolduruşlarımla bu şehir hakkında telkin edeceğim,
Hakkında bir sürü hayal kurmamıza sebep olan,
Tuna ile yaşları yakın olacağı için çok sevindiğim,
Onunla ilk karşılaşmalarını iple çektiğim,
Dayısının yeğeni olmasına rağmen,
Kendimi hep onun teyzesi olarak tanımladığım,
Kendisini “Tete” olarak tanımlayan,
Bir Mete’miz var.
Bugün doğum günü olan Mete’miz,
Binlerce öpücük gönderdiğim Mete’miz,
Kalbimizi çalan Mete’miz,
İyi ki Doğdun Mete’miz,
İyi ki annenin ve babanın kucağındasın…
İyi ki yeğenimiz oldun…

Hoşunuza gidebilecek yazılar...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...