4 Nisan 2010 Pazar

Ben, senin ayakkabında bir kuşun ekmek kırıntısı yiyebilme ihtimalini sevdim...

Cumartesi sabahı kalkılır, bir kurumun sınavına girilir, sonuç hüsrandır ama daha haberi yoktur. Sınav yeri Gölbaşında olduğundan oradan, Eymir gölü tesislerine gidilir. Bir güzel yürünür, derin konulara girilir. Kocasının işyerinde Bihter'e benzeyen bir dişi şahsın varlığından bahsedilir. Karısının yüreği hop hop eder. Bahar dalları arasında fotoğraf çekilir. Kokusuz olması hayal kırıklığına uğratır. Mideler kazınır. Göl kenarındaki minderlere sere serpilir. Ekmek arası uskumru yenir, bol soğanlı bol malzemeli, şalgam suyu yanına da... Bu sırada Alfred Hitchcock'un anısına ithafen, "kuşlar" tarafından etrafımız sarıldı. Kocası arsız kuşları kendi tarafına çekmek için, ayakkabısından dizine kadar, ekmek kırıntılarını dizer. Karısı bu ufacık şeyle bir kez daha hayran kalır ona. Aslında o dünden razıdır hayran kalmaya, bu sadece bir bahanedir.


Masal konuşma balonundan çıkıp, anlatmaya devam edelim. Eymirden sonra Bahçelide neredeyse her haftasonu yaptığımız gibi, Trivial Pursuit oynadık. Bu kez sadece ikimiz. İkimizinde yenilgiye tahammülsüzlüğü bizi zorlayacak gibi geldi ama oynadığım en güzel oyundu. Parantez : Genel Kültür oyunu... biz çok zevk alıyoruz... oynadıkça, soruları duydukça insanın gezesi, göresi ve okuyası geliyor... ne zaman sıkılırız??? bilmem...

Nitekim Pazargünü de aynı yoğunlukta devam etti. Lazerball, Ankara Barosu lokalinde yemek, A.O.Ç. de dondurma... Bir daha A.O.Ç.'ye gitmeme fikrinin canlanması... Annemleri ziyaret... Annemleri ziyaret demek, internet demek aynı zamanda... ve şu anda blog yazıyorum... Buradan da beni internetsiz bırakan kocama sesleniyorum... 2 ayda bir blog yazmak istemiyorum... Daha da bir şey söyleyemiyorum, çünkü çok da aramıyorum, çünkü bütün gün pc ye bakıyorum, çünkü halledecek biliyorum...

İş demişken, klasik pazar gecesi mide kramplarım başladı, bunu ütü yaparak dindirmeyi düşünüyorum... Keşke cuma'dan yapsaydın dediğini duyar gibi oluyorum... Sabahda klasik mide bulantılarım olacak... Kahvaltı edilemiyecek... Bu sene bu iş konusuna bir hal çare bulunacak...

birde "seni 62'ye geri çevireyim mi?" sorusunu sorduğum tavşanı sizinle tanıştırmak istiyorum... Bizim özümüzdeki sayı nedir? Bunu ayrı bir başlık altında inceleyeceğiz..

2010 yılımızın 14. haftası her türlü olumsuzluğa rağmen iyi geçsin...

Hoşunuza gidebilecek yazılar...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...