18 Kasım 2011 Cuma

nasıl adamlarıg biz?

Tam bir "Angaralı" filmi, "İncesu çocuklarının" filmi. Çarşamba akşamı Star TV'deydi. Daha önce izlememize rağmen, ezbere bilmemize rağmen yine izledik. Gülmeniz garantili bu filmde. Bazı replikleri dilimize pelesenk olduğundan evde bol bol kullanılıyor. Hatta küçücük biricik yeğenimiz bile bu repliklerden nasibini almıştır. Kendimi onun teyzesi olarak atamamı müteakip, yeğenimizin ilk kelimesinin "dey-ze" olması ile teyzeliğim mıhlanmış oldu, kamera çekimi ile de bunu ıspatlayabiliyorum. Filme dönersek, Tv formatı olduğundan beeeeeep'ten dolayı zevk almazsınız. Orjinalini izlemenizi tavsiye ederim.
Öyle bir haftasonu geçirelim ki, lezzetli kahvaltılardan, arkadaşlarla buluşmaktan, uzun aile yemeklerinden, filmler izlemekten nefes almaya fırsatımız olmasın.
Çevremdeki herkesin haftasonu ile bir beklentisi var, umarım her şey herkesin istediği gibi olur, en iyisinin olması için dua edeceğim. Pin'ciğim özellikle senin için...

17 Kasım 2011 Perşembe

"İstanbul Dreaming"

Sabah "California Dreaming" dinleyerekten hayal kurarken, şehir olarak çok uzağa gitmedim Şehr-i İstanbul'u seçtim. Roma'yı, Paris'i, Barcelona'yı atladığımı zannetmeyin. Hani imkan dahilinde olanları seçeyim deyince elimde bir İstanbul kaldı. En son Mart 2011'de gittiğim aklıma geldi. Kimbilir bir daha ne zaman gidilecekti İstanbul'a? Bu soruya cevap ararken, İstanbul'a gidemiyorsan, sen İstanbul'u getir diyerek aşağıdeki resimleri topladım, Paşabahçe, Evmanya ve Etsy'den. Martılar, Boğaz, Kızkulesi ve Galata kulesini gördükçe içim açıldı, nefes almam netleşti, burnumun ucundan boğazın kokusu geldi geçti.



















14 Kasım 2011 Pazartesi

Villa Mercan

Soğukların hüküm sürdüğü Ankara'da sıcak birşeyler düşünürken aklıma geldi. Kahvaltıları anlatan yazımdan size bir sözüm vardı zaten bu butik oteli anlatmakla ilgili. Arkadaş tavsiyesi ile gittiğimiz Villa Mercan Datça'da... Bu seneki bol konaklamalı, bol arkadaşlı, bol aileli tatilimizin başbaşa geçireliceği ilk durağıydı Datça... Bu nezih durağa yakışan bir konaklama hizmetini ise Villa Mercan verdi bize... Odalar temiz, etraf sessiz sakin, şehirden çokçokçok az uzak. Arabalı gidilirse çok rahat edilir. İşletmeciliğini yapan Çiğdem Hanım ve ailesi bizi her sene oraya geliyormuş gibi bir samimiyetle karşıladı. İki tane villası, toplam 11 odası, havuzu, yemek bölümü ve çeşitli oturma köşelerinin her köşesinde kendilerinden parçaları var. Çiğdem hanımın tabloları ve kedileri süslüyor duvarları, taşları. Ben küçük detayları sevdiğimden dolayı, etraftaki biblolar çok hoşuma gitti.



Bizim kaldığımız odanın bulunduğu villa.
Çiğdem Hamı ikram ettiği Güllü lokum ve kahve eşliğinde butik otelini tanıttı.

Dinlenme köşelerinden 2 demet...


Havuzun kenarındaki kurbağa da en az bizim kadar keyifli... Ama asıl keyif veren şey kahvaltı sofralarıydı, 5 çeşit reçel geliyor biz iki gün kaldık 10 çeşit reçel görmüş olduk, bir de yayla balı... Zaten Datça'nın balı ve bademi meşhur.


Reçellere gelince,ah o reçeller, sol baştan, kayısı, mandalina, hamincir, ayva, çilek. İkinci gün ise cin portakalı, vişne, mürdüm eriği, şeftali ve nar. Peynirler de çeşit çeşit, domates ve biber de bahçeden olunca bize bir tek yemek düşüyor. Kahvaltıları muhteşem, istenirse tam pansiyon kalınıp, leziz yemeklerinden de tadılabilir.Yolcu geldiğimiz han'dan, iki gün içerisinde sanki han'ın bir parçasıymışız gibi uğurlandık, arkamızdan Çiğdem hanımın döktüğü su, buna bir kanıttır. Biz çok memnun kaldık. arkadaşlarla, bir villayı kapatıp eğlen coş hayat boş yapılabilir dedik... Daha fazla resim ve bilgi için tık tık.

11 Kasım 2011 Cuma

11.11.11

bu an bir daha yaşanmayacak. 11 Kasım 2011 saat 11:11. biliyorum hiçbir an bir daha yaşanmayacak ama bu an farklı geldi. tesadüflerin kol gezdiği şu hayatımızda, bir sevindirik sebepçiği oldu. alt dudağımın sarkık durduğu bir günde sebep oldu ne bileyim işte. her hareketin garip geldiği bir günde garip geldi ne bileyim işte. bu aralar sanki hayata oturup dışarıdan bakıyormuş gibi hissediyorum. parktaki bankta oturup etrafı izliyormuş gibi hissediyorum. ne bileyim işte öyle hissediyorum.

3 Kasım 2011 Perşembe

"NORTH"WORK

Kuzey... Garip Kuzey, Naçar Kuzey, Çilekeş Kuzey... sen de olmasan çarşamba akşamımızı kim "çaça.salsa.rumba" haline dönüştürecek, kim kollarını aça aça yürüyecek İstanbul sokaklarında, kim aynı kollarla vapur jetonu alacak, kim cep telefonunu sadece işaret parmağı ile tutacak, kim dolmuşa binerken 15 kişiye yol verecek, kim kafasını duvarlara vuracak, kim cüssesine bakmadan karşısına gelen herkesi tehdit edecek, kim Kuzey kim?

İş dünyasına atılma girişimlerinin 10946.ncısı olan sende bol olan sıfır sermaye ile networklerin deryasında, takım elbise ile yüzerken, saadet zincirlerine halka halka kadınlardan oluşan takım arkdaşlarını ekleme yolunda "rastgele" dileklerimi bildirmeyi bir borç bilirim. Aman da aman! Kuzey iş bulmuş ta, çalışırmış ta, işi büyütme hayalleri kurarmış ta, ondan daha deneyimli olan adamın taklidini yaparmış ta... Hangi duygu içine gireyim Kuzey? Saçlarını yana ayırman neticesinde sana bir koli briyantin alma hissinin doğmasına mı şaşırayım, içinde sakladığın şevkat duygusunu nadiren gösterdiğin anlardan olan çiçekçi teyzeye krem sürmene mi gözlerimi belerteyim, bir Türk dizi kanunu olan "genç kız en fazla iki bölümde hamile kalamazsa paranız iade" kampanyası sonucunda baba olmana mı yanayım, hangi duygu içine gireceğimi bilemedim inanır mısın?

O kötü adama bulaşma diyeceğim ama dinlemiyeceksin? Duvara kafa ata ata gittin adamın yanına ya? Konu Cemre olunca senin için gerisi dünyanın diğer kalanı ile harp, kan ve gözyaşı aşaması oluyor ya? Başına en deneyimli çilingirin dahi açamayacağı ne kadar alengirli iş geliyorsa onun yüzünden geliyor? Biliyorum yine dinlemeyeceksin beni çünkü sen Cemreyi soyu tükenen "Paçalı gorgetli sinekkuşu" gibi göğsünde bulunan bizim kalp dediğimiz kafeste koruma altına almışsın bi kere. Ama o kuş senin gögüs kafesini gagalıyor, delik deşik ediyor, senin üzülmene neden oluyor.

Sen hiç hiç üzülme Kuzey, zaten "çok sev"iyorsun ama çok çok kazan, çok çok gül bir de ağzına lokma girmiyor çok çok ye.

Hoşunuza gidebilecek yazılar...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...