Soğukların hüküm sürdüğü Ankara'da sıcak birşeyler düşünürken aklıma geldi. Kahvaltıları anlatan yazımdan size bir sözüm vardı zaten bu butik oteli anlatmakla ilgili. Arkadaş tavsiyesi ile gittiğimiz
Villa Mercan Datça'da... Bu seneki bol konaklamalı, bol arkadaşlı, bol aileli tatilimizin başbaşa geçireliceği ilk durağıydı Datça... Bu nezih durağa yakışan bir konaklama hizmetini ise Villa Mercan verdi bize... Odalar temiz, etraf sessiz sakin, şehirden çokçokçok az uzak. Arabalı gidilirse çok rahat edilir. İşletmeciliğini yapan Çiğdem Hanım ve ailesi bizi her sene oraya geliyormuş gibi bir samimiyetle karşıladı. İki tane villası, toplam 11 odası, havuzu, yemek bölümü ve çeşitli oturma köşelerinin her köşesinde kendilerinden parçaları var. Çiğdem hanımın tabloları ve kedileri süslüyor duvarları, taşları. Ben küçük detayları sevdiğimden dolayı, etraftaki biblolar çok hoşuma gitti.
Bizim kaldığımız odanın bulunduğu villa.
Çiğdem Hamı ikram ettiği Güllü lokum ve kahve eşliğinde butik otelini tanıttı.
Dinlenme köşelerinden 2 demet...
Havuzun kenarındaki kurbağa da en az bizim kadar keyifli... Ama asıl keyif veren şey kahvaltı sofralarıydı, 5 çeşit reçel geliyor biz iki gün kaldık 10 çeşit reçel görmüş olduk, bir de yayla balı... Zaten Datça'nın balı ve bademi meşhur.
Reçellere gelince,ah o reçeller, sol baştan, kayısı, mandalina, hamincir, ayva, çilek. İkinci gün ise cin portakalı, vişne, mürdüm eriği, şeftali ve nar. Peynirler de çeşit çeşit, domates ve biber de bahçeden olunca bize bir tek yemek düşüyor. Kahvaltıları muhteşem, istenirse tam pansiyon kalınıp, leziz yemeklerinden de tadılabilir.Yolcu geldiğimiz han'dan, iki gün içerisinde sanki han'ın bir parçasıymışız gibi uğurlandık, arkamızdan Çiğdem hanımın döktüğü su, buna bir kanıttır. Biz çok memnun kaldık. arkadaşlarla, bir villayı kapatıp eğlen coş hayat boş yapılabilir dedik... Daha fazla resim ve bilgi için tık tık.