26 Ağustos 2011 Cuma

Erik reçeli güzeldir...

Biliyorum tekrar gibi olacak ama ramazan bayramı demek, benim için, ramazan bayramının ilk sabahı demek ve bayram sabahı kahvaltısı demek... Bu ayki bayram kahvaltısı demek -ilk defa reçel yaptığımdandır büyük ihtimal- bolbol reçelli ekmek yemek demek... Ne reçeli peki? ERİK REÇELİ... %100 doğal köyden gelen erikler ramazan şerbeti maksadıyla bol suyla kaynatılır. Eriklerin posası ile suyu ayrıldıktan sonra posasının üzerine şeker limon suyu karanfil konularak ballaşma kıvamına gelinceye kadar kaynatılır... iki küçük kavanoz erik reçeli hazır olmuş olur... Biraz marmelat kıvamında olur... Böylece erikler son damlasına kadar kullanımış olur... Söz konusu kahvaltı olunca ben de fotoğrafları karıştırıp, resimlediğim kahvaltılara baktım... Baktım ki ne göreyim... Baktıkça o kahvaltıda kimler vardı ne olaylar yaşandı hepsi gözümün önünden geçti... Fotoğraf güzeldir... Kahvaltı güzeldir...

Kuzguncuk Çınaraltında, Melih ve Ali Can ile

Sapanca'da Semiha Halamların evinde... Melih İzmit'te askerdeyken, ona sürpriz yaparken, Anneannem sıkısıkı sarılmamıza şaşırırken...

Akçay'da Dedecim ve Babaannemin evinde... Kıpkırmızı baştacı bahçe domatesi ile...
Sema'nın evlendikten sonraki ilk kahvaltı daveti...

İzmir'de Ablamızın evinde ilk kahvaltı... Buradan Bozcaada'ya balayına gitmiştik...
Bozcaada'daki Adahan Otel'deki ilk kahvaltımız...

Yine Kuzguncuk yine bir kahvaltı... Bu sefer ekip kalabalık, Neyir'imizin düğünü vardı...

Düğünden sonraki sabah Rumelihisarı'ndaki Lokma'da.O sabah bir efsanedir. Dillerde hikayedir. Masa dolmadan fotoğraf çekmeyi bırakmışım anlaşılan.

Trabzon'da dolmuşta benim brunch diye tuttururken, arkadaşlarımızın "peynir simit çay yeter" tesellileri dökülürken, dolmuştan indikten hemen sonra karşımıza çıkan, adını hatırlayamadığım tesadüf eseri bir yer... Kahvaltı çok başarılıydı... Muhabbet harikaydı... Ardından Sümela Manastırına çıkışımızın akşamı Ankara'da olmamız şaşırtıcıydı... İnsanoğlu kuş misali...

Neyir'in günü için İstanbul'a gitmiştik. Didem, Melih ve ben. Bir de o sırada İstanbul'da eğitimde olan Pınar...

Adapazarı Hendek Karayolu'nda Han-Pet Petrol Restaurant... Geçen sene 29 Ekim'de... Van'da Kahvaltı yapıyormuş gibi... Bal'ın içindeki tereyağı gibi, yumurtanın içindeki kavurma gibi..Daha çok buraya resmini koyamadığım ama hafızamda yeralan diğer kahvaltılar, mesela müthiş ikili Merve ve Bahar'ın kahvaltıları... Onlar kahvaltılara sevgilerini de katıyorlar... Anne ve babaları da katılıyor bazen... Nur teyzenin pizzası, Kemal amcanın kuymağı kahvaltıları taçlandırıyor.
Bir de bu yaz bize Datça'nın en güzel hediyesi olan Villa Mercan Kahvaltıları... 2 gün 2 kahvaltı 8 çeşit reçel, çeşit çeşit peynir, bahçeden yeni koparılmış domates ve biber... Villa Mercan ayrı bir yazıya konu olacağı için burada fazla detaylandırmayalım.
Yarın yolculuk var Amasya'ya... Kahvaltılar beni bekleyin... Dönüş'te fotolarla tekrar burdayım, çünkü ben Amasya'yı hiç anlatmamışım... Ne de olsa "Şehzademin" şehri orası...
Herkese profiterol gibi, ekmek kadayıfı gibi, dondurmalı fıstıklı baklava gibi bir bayram diliyorum!!!

5 yorum:

Evy dedi ki...

Bayram dileklerin icin tsk. Sanada simdiden guzel sevgi dolu bir bayram diliyorum. Masalar harika gozukuyor, ellerine saglik
http://maffionista.blogspot.com/

cometa dedi ki...

ah candancımmm seni yerimm. hayatımız hep bu kahvaltılar gibi güzel geçsin.. seni seviyorum.

Neyir İren dedi ki...

offf offf candan onlar ne öyle:)
çok acıktım ben çok...
iyi bayramlar bebek!

caloroso dedi ki...

o kahvaltıları güzelleştiren yediklerimiz değil aslında sofranın etrafında olanlardır.
Ben de seviyorum sizi...

modafobik dedi ki...

Oyyyy nasil kahvaltilardir bunalr fena aciktiiim :))
Herkese mutlu bayramlaaar! :)

Hoşunuza gidebilecek yazılar...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...