2 Ocak 2012 Pazartesi

ajanda...

Yeni yılın ilk pazartesi günü, ilk işgünü, önümde yeni ajandam... Gözümün önüne tel tel düşen saçlarımın arasından, bugün saçımın güzel olmamasından yakınarak, sayfayı açıyorum, yeni ajandanın yeni olan kokusu... biliyorum, haftaya bu kokusu kalmayacak, yazmaya kıyamıyorum, diyemiyorum, hemen bugün yapılacakları yazıyorum, yetmiyor yarın yapılacakları da yazıyorum, 2 sayısını görür görmez yaptığım şeyi-62 den tavşanımı da-yapıyorum, sabahın az olan yoğunluğunda, Ocak ayının yoğunluğuna şaşırıp kalıyorum, kafamda ve ajandada Ocak ayını bitiriveriyorum... Günler geçiyor, ajandanın sol tarafındaki incelik kalınlaşıyor... Yeni sayfalar, yazıldıkça eskiyor... Beyaz sayfalar, grileşiyor... İnsanların saçları beyazlıyor eskidikçe, sayfaların ise rengi kararıyor kullanıldıkça... İkinci altı aylık dönemde ajandanın en azından işyeri için kullanılamayacağı akla geliyor, bu sefer yüzümü tebessüm sarıyor... işte o zaman bir müzik sesine olan ihtiyacım kabarıyor... Taşplak meyhanelerinden Agop'unkine gidiyorum, saçlarımın kısalığına ithafen, "Saçların Tarumar"ı seçiyorum... Sözlerini dinliyorum, alt dudağımı sarkıtıyorum, sonra sabah arabada bu şarkıyı söylediğim aklıma geliyor, gülüyoruz, bende gülüyorum... Sabah yaşadığım 3 saatlik zaman diliminde tüm yaşamın özetini çıkarıyorum, gülüyoruz, alt dudağımızı sarkıtıyoruz, sonra bir tebessüm, sonra susuyoruz, sonra ağız dolusu kahkaha, sonra sükunet... "Gel"ler, "Git"ler... "Med"ler, "Cezir"ler... Sonra hiç sıkılmadan dinlediğim, "medcezir" şarkısını yine dinliyorum, yine susuyorum...

Hiç yorum yok:

Hoşunuza gidebilecek yazılar...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...