
♥ ♥ ♥ ♥ ♥
En iyi senaryo dalında altın heykelciğimizi tam alacakken, adımız söylenmiş. İçeri girilmiş, bakılmaya başlanmış, her şeyi normalmiş, 22 cm 330 grammış, küçük prens hareketli olduğundan biraz uzun sürmüş, sağ elini göstermiş, sol elini göstermemiş, dilini göstermiş, midesini göstermemiş. Doktor şöyle demiş, “midesi boş olduğundan doldurmamız gerek” ne yesek ne etsek, derken su içsek yetermiş, ama biraz daha beklememiz gerekmiş. Dışarı çıkılmış sular içilmiş, suyun hemen ulaşması için dolaşmak gerekmiş. Dolaşalım derken, elleri yıkayalım denilmiş. Kadınlar tuvaleti diye, erkekler tuvaletine girilmiş, etrafta hiç erkek ve pisuvar olmadığından, durumun farkına varılmamış, ta ki dalgın gebenin peşinden kocası gelene kadar. Kahkahalar atılarak, erkekler tuvaletinden çıkan bir çifte, tebessümle bakılmış. Bekleme salonunda, gülüşmeler devam etmiş, doktor tekrar çağırmış. Midesi dolu görülmüş, olması gereken yerde kalbin hemen altındaymış. İçimiz rahatlamış, doktorla bir sonraki randevu konuşulmuş, teşekkürler edilmiş.
♣ ♣ ♣ ♣ ♣
Dışarı çıkılmış ama ne görülmüş, tipinin içinde 2 tipitip kalakalınmış. İlk gelen taksiye binilmiş. Konya yolumu Kızılay mı derken, ilk şıkta karar kılınmış, ama bu kararımızın doğru olmadığı trafikte 2 saat kaldıktan sonra anlaşılmış. Yavaş yavaş akan trafikte, taksicinin hayat hikayesi öğrenilmiş, durmuş olan trafikte ise eve nasıl gideceği konusunda artık ağlama raddesine gelen taksiciye daha fazla kıyılamamış ve taksiden inip yürümeye karar verilmiş.
♫ ♫ ♫ ♫ ♫
Petrolcüden, yakıt olarak, su ve çikolata alınmış. Tipi içinde, arkalı önlü, yürümeye başlanılmış. 5 kilometrelik Dikmenin yokuşunda ne kadar zorlanılırsa o kadar zorlanılmış. Yollarda insan manzaraları seyredilmiş, sadece gözlerimizin göründüğü bir kafa sarma stiline başvurulmuş, keşke yanımızda fotoğraf makinesi olsaymış. Neden bize gelmediniz gibi sorular yağdıran ebeveynler, zaten her yer aynı rezalette tezleri ile desteklenen telefon konuşmaları ile yatıştırılmış. Sonra eve varılmış, 24 saat açık olan fırınımızın varlığından yaralanılarak, sıcak ekmek alınmış, çay demlenilmiş, besleyici kanepeler yapılmış, kahvaltı kıvamında bir akşam yemeği yenilmiş. Akşam yattığımız yer beğenilmiş. Deliksiz uyunmuş.
☺☺☺☺☺
Ertesi gün servisin gelememesi fırsat bilinmiş, hamilelere olan idari izinden yaralanılmış, gün boyunca kar yağmaya devam etmiş, şiddetini hiç azaltmamış, arabamız görünmez hale gelmiş, manzara güzelmiş, evde iyice dinlenilmiş. Yann Tiersen eşliğinde yoga bile yapılmış. Akşam işten gelen evin reisi ile yemek yenilmiş ve “Zenne” izlenilmiş, filme 10 üzerinden 6,5 MCD puanı verilmiş.
☼ ☼ ☼ ☼ ☼
48 saati anlatan bu masal da haddini aşarak roman kıvamına gelmiş. Hiç farkına varılmamış. Her şey güzel bitmiş. Babasının midesinden çekmemişiz, ama oğlumuzun midesi yüzünden, böyle bir gece yaşamışız. İlerde anlatacağımız bir anımız daha olmuş. Gökten üç tane elma düşmüş, iki canlı olduğumdan ikisi bana, biri de tüm okuyanların başına…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder